Friday, July 28, 2006

MUHYİDDÎN İBN ARABİ - 02

Allah’a ancak “O” ismini verebilirler bu yüzden. Elif ile kendisini, ha ile mahlukatı zikreder. Eliften sonra gelen vech ile yani harfi tarif lam ile kendisini ezeli olarak tanıtır,onun diğer vechiyle de yani malikiyet lam ı ile de onu mahlukatına ebedi olarak tanıtır. (1-111)

Muhakkikler, yüce Allah’ın bir şahsa tek bir surette iki kere tecelli etmediği ve tek bir surette iki kişiye tecelli etmediği hususunda görüş birliği içindedirler. İşte bu “O” nun genişlemesidir.Ebu Talib şöyle der: Benzeri gibisi olmayanı , ancak benzeri gibisi olmayan görebilir. Dolayısıyla gören görülenin aynısıdır. (1-117)

Attığın zaman sen atmadın,fakat Allah attı. (Enfal-17) Yap, ey kulum! Ama sen yapan değilsin, Ben’im yapan.Ben de ancak seninle yaparım. Çünkü kendimle yapmam mümkün değildir. Senin olman kaçınılmazdır, senin için de ben lazımım, benim olmam da kaçınılmazdır. Böylece bütün işler bana ve O’na bağlıdır. (1-121)

Rasûlullah sav. Her duanın mutlaka kabul edileceğini söylemiştir. (1-129)

Gece ve gündüzün her biri diğeri için bürüyen,aynı zamanda da bürünen konumundadır. Yani her biri diğeri için eş ve koca mahiyetindedir. Buna göre gündüz vakti türeyen her şeyin annesi gündüz, babası da gecedir. Türeyen her şeyin annesi gece, babası da gündüzdür. (1-134)

Cismin üremesi gibi ruh da ürer. (1-137)

İnsan şehvetinin gecesinden sıyrılıp çıkmadıkça gündüz, nur olmaz, güneşi parlayıp yerini aydınlatamaz. (1-138)

İskeletin heykelinden arınmadıkça insan , cihet kabul etmez zata yönelemez. (1-139)

Bizim için sahih gün , bütün saatleri eşit olan gündür. (1-139)

Yine bu feleklerin hareketiyle cennette günler oluşacaktır. Bunlar, yüce Allah’ın içinde gökleri ve yeri yarattı günlerdir.Cehennem ehlinin günleri ise bilinen dünyevi günlerdir ve güneş aracılığıyla müşahede edilirler. Bu günler cennetlerde belli ölçülere dahil işaretlere sahiptirler. Bunlar aracılığıyla vakitler bilinir. (1-148)

Oluş (kevn) cennette hep olacaktır, somut olarak hissedilecektir , müşahede edilecektir. Çünkü cennet somuttur. (1-148,149)

Dönüşüm alemde sürekli bir haldir ve bu kaçınılmazdır. (1-150)

Ariflerin gayesi bekadır. (1-157)

Rasûlullah sav. bir hususta delil olmadığı zaman , iki salih kişiye baş vurulmasını ve onların verdiği hükme uyulmasını emretti. (1-160)

Susun ; sustuğunuzda dinleyin; dinlediğinizde anlayın ; anladığınız zaman amel edin ve güvenin. (1-161)

Benim söylediğim, Ebubekir ra.İle Hz. Nebî sav. arasında bir adam olmadığıdır. Biz sıddıklıktan söz etmiyoruz. Dolayısıyla velilerin en yükseği Ebubekir’dir.(1-162)

Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helake götüreceğiz. Onlara mühlet veririm; benim cezam çetindir.(Araf-181,182,183)Bu ayetlerde yüce Allah dünyadan söz etmiyor. (1-163)

Yine de sen bu şekil ve kalıp ulemasını taklit etme ; ama ona muhalefet de etme. (1-163)

Bil ki, Cibrîl, vahiy indirilen Resulden başkasına inmez ve bir şeriatı nesh etmez. (1-164)

Velayet ve marifet mertebesinin varlığı daimidir. Risalet mertebesi ise sürelidir; tebliğ ile birlikte son bulur. (1-166)

Şöyle söylemişlerdir:Onu gören hiçbir şey görmemiştir.Onu gördüğümden beri Ondan başka hiçbir şey görmedim.Bir şeyde Onu işiten, ama başka bir şeyde Onu işitmeyen ,O’nu işitmemiştir.O ancak anlamakla işitilir. (1-172)

Eğer tevhidin bir ispat edicisi varsa bu şirktir. (1-174)

Marifet Allah’ı bilmektir. (1-175)

Sevgi her şeyin tabi olduğu bir sultandır. (1-177)

-Ancak Ondan başkasını gören kimse O’na tevekkül eder.
-Allah’ı tanıyan biri nasıl Ona ibadet eder, hayret ediyorum?..
-İbadet eden rabbi hakkında kötü zan besler, günah işleyen rabbi hakkında iyi zan besler.
-İbadet nura götürür, günah ise ateşe götürür. Nur ateşten daha yakıcıdır.
-Halkın bir insandan ayrılması hulkunun (ahlakının) kötülüğünü gösterir.(1-179)

-Yiyeceğin az olması gıdadır. (1-180)

-Cehennemliklerin bir hicabı vardır. Cennetliklerin de bir hicabı vardır.-Mürekkep olan her şey perdelidir. (1-185)

“Mim”e gelince o Adem’e as. Ve Hz. Muhammed’e sav. işaret eder. (1-202)

0 Comments:

Post a Comment

<< Home